ikiz kılıç

Yüzyıllar önce, kudretli bir krallıkta iki genç prens yaşamaktaydı. İkiz prensler, savaş sanatlarında, simya ve büyücülükte oldukça ustaydılar. Krallıkları barış ve huzur içinde gelişirken, beklenmedik bir saldırı gerçekleşti. Düşmanlar, gizlice ülkeye sızıp krallığı ele geçirmek istediler. İkiz prensler, şaşkınlık içindeyken savaşın korkunç gerçekleriyle yüzleştiler. -Barış ve huzurun sonsuza kadar süremeyeceği gerçeği. Ölümün her an kapıda olduğu gerçeği-

Bir sabah, güneşin doğuşuyla birlikte krallık aniden bir alarm durumuna girdi. Çanlar çalmaya, askerler koşuşturmaya başladı. İkiz prensler, hızla harekete geçti ve taht salonuna doğru koştu. Orada, babaları -kralın- endişeli gözleriyle karşılaştılar. Kral, düşman ordusunun ülkenin sınırlarını geçtiğini ve halkın güvenliği için savunmaya hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

Savaşın haberi, ikiz prensleri şoka uğratmıştı. Krallıklarının düşmanlar tarafından saldırıya uğradığını düşünmek bile onları dehşete düşürmeye yetiyordu zaten. Ancak, bu durumu kabullenmeye niyetleri yoktu. İkiz prensler, gençliklerinde edindikleri savaş sanatları ve büyücülük becerileriyle babalarının emirlerine itaat etmeye hazırlandılar.

Kral, ordusuyla beraber düşmanla karşılaşmak için savaşa yönelmişti. İkiz prensler, herkesin beklediği ön saflarda yerlerini almışlardı. Düşman ordusu, hızla yaklaşırken prensler, yeteneklerini sergilemeye koyulmuşlardı bile. Oklar havada süzülürken, sihirli enerjiler ile düşmanlarını etkisiz hale getiriyorlardı. Birbirleriyle mükemmel bir uyum içinde savaşan ikiz prensler, düşmanın ilerlemesini yavaşlatmıştı.

Ancak, düşman ordusu çok kalabalıktı ve ikiz prenslerin çabaları yeterli olmuyordu. Savaşın ilerleyen saatlerinde, prensler ağır yaralar içinde kalmıştı. Kanları toprağa akıyor ve güçleri tükeniyordu. Gözlerindeki ışık azalırken, son bir umutla birbirlerine baktılar.

İçlerinde bir düşünce belirdi. Bu savaşta hayatta kalmak için bir çözüm bulmalıydılar. Savaşın gürültüsü içinde, kardeşler ruhlarını bir kılıca saklama kararı aldılar. Bu kılıç, onların mirası olacak, gelecekteki bir kahramana yardım edecekti. Zorlu savaşta son bir çabayla ikiz prensler, güçlerini ve bilgilerini bir kılıca aktarmayı başarmışlardı.

Böylece, ikiz prensler ruhlarını kılıca aktardıklarında, enerjileri tamamen tükendi, bedenleri zayıf düştü ve bilinçleri kayboldu. Son nefeslerini vermeden önce, umutlarını ve geleceğe olan inançlarını kılıca emanet ettiler.

Kılıç, ortada duran sessiz bir tanık
İçinde ikiz prenslerin ruhu saklı

Beklemek gerekiyordu, gelecekteki kahramanı
Onları serbest bırakmasıyla bir ümit.

İşte böylece, İkiz Kılıç’ın efsanesi başlamış oldu.

İkiz Kılıç Bölüm 2’yi okumak için buraya tıklayın

Paylaş: